Her yıl 3 Aralık’ta kutlanan Dünya Engelliler Günü, sadece bir takvim yaprağı değil; insanlığın vicdanına tutulmuş bir aynadır. Bu özel gün, engelli bireylerin yaşadığı zorlukları görünür kılmak, toplumsal farkındalığı artırmak ve eşit yaşam hakkını savunmak için bir çağrıdır. Çünkü gerçek engel, bedenlerde değil; zihinlerde başlar.
Engelli bireyler, hayatın her alanında görünmeyen ama derin izler bırakan engellerle karşı karşıya. Bir kaldırımdaki yüksek basamak, bir binadaki asansörsüzlük, bir iş başvurusunda yüzlerine kapanan kapılar… Tüm bunlar, fiziksel engellerden çok daha yıkıcı olan toplumsal engellerin yansımalarıdır.
Görme engelli bir bireyin toplu taşımada yönünü bulamaması, işitme engelli bir öğrencinin derste anlatılanları kaçırması ya da ortopedik engelli bir bireyin sinema salonuna girememesi… Bunlar, hâlâ çözüm bekleyen sorunlarımız. Oysa her bireyin eşit şartlarda yaşama hakkı vardır. Bu hak, lütuf değil; insan olmanın doğal sonucudur.
Tüm bu zorluklara rağmen, engelli bireyler hayata tutunmayı, üretmeyi ve başarmayı sürdürüyor. Onların hikâyeleri, yalnızca bireysel başarıların değil; aynı zamanda insan ruhunun gücünün de kanıtıdır.
- Ayşe Begüm Onbaşı, jimnastikte dünya şampiyonu oldu. Azmiyle, disipliniyle ve kararlılığıyla milyonlara ilham verdi.
- Barış Telli, doğuştan engelli olmasına rağmen Ampute Futbol Milli Takımı’nın yıldızı oldu, Türkiye’yi gururlandırdı.
- Eşref Armağan, doğuştan görme engelli bir ressam. Renkleri hiç görmeden, sadece hayal gücüyle resimler yapıyor. Eserleri dünyaca tanınıyor.
- Meryem Nazlı , kas hastası tekerlekli sandalyede yaşam savaşı verirken kitaplar ve şarkı sözleri yazıp seslendiren efsane bir kalem, muhteşem bir azmin örneklerinden genç ve başarılı bir yazarımız.
Bu insanlar, “yapamaz” denilenleri başaran, “imkânsız” denilenleri mümkün kılan kahramanlardır. Onlar, engelin bir son değil; yeni bir başlangıç olduğunu gösteriyor.
Dünya Engelliler Günü, sadece engelli bireyleri değil, hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü bir toplum, en zayıf halkasına gösterdiği özeni kadar medenidir. Engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak, sadece devletin değil; her bireyin sorumluluğudur.
- Bir iş yerinde engelli bireyler için uygun koşullar sağlamak,
- Okullarda özel eğitim imkanlarını artırmak,
- Şehirleri erişilebilir hale getirmek,
- Ve en önemlisi, önyargıları yıkmaktan …
Bunlar, daha adil ve kapsayıcı bir toplumun temel taşlarıdır.
3 Aralık, bir kutlama günü değil; bir farkındalık günüdür. Engelli bireylerin sesine kulak vermek, onların yanında olduğumuzu hissettirmek ve birlikte daha iyi bir dünya kurmak için bir fırsattır.
Farklı özelliklere sahip olabiliriz ama dünyayı daha kolay, mutlu ve yaşanabilir bir cennete çevirmek hepimizin elinde ve kalbinde yeter ki farkında olalım ve farkındalıkla yaşayayım.
Unutmayalım: Görmek için göz değil, gönül gerekir. Ve gönlümüzü açtığımızda, engellerin nasıl birer birer aşıldığını hep birlikte göreceğiz. Bütün engelleri beraber aşmak dileğiyle sevgilerimizle.
Yorumlar
Kalan Karakter: