Geçtiğimiz günlerde Muğla Büyükşehir Belediyesi, sokak hayvanları yararına Bodrum’da Uğur Batur’un sunduğu bir müzayede düzenleyerek sokak hayvanlarına dikkat çekti. Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Aras, “Dünyada yaşayan bütün varlıklara eşit bakıyoruz. İnsan doğanın, tabiatın sahibi değildir diyerek bu dünyayı doğasıyla, patili dostlarımızla ve daha birçok canlıyla paylaşıyoruz. Son yıllarda toplumda şiddetin bu kadar arttığı bu dönemde, doğayı korumanın taraftarıyız. İlk etapta çıkarılması planlanan yasa tam bir katliam yasasıydı. Bir ay içerisinde sahiplenilmeyen hayvanların uyutulmasını içeren bu yasa, Türk toplumunun kararlılıkla verdiği tepki üzerine değiştirildi. Bunun üzerine 2028’e kadar belediyelere bakımevi yapma şartı getirildi. Biz bunu seve seve yapmaya hazırız. Bugün burada yapılan farkındalık etkinliğiyle elde edilecek olan gelirlerin yine canlarımıza gitmesi çok anlamlı bir proje. Umarım buradan elde edilen kazanç, can dostlarımıza bir şans daha verir.” Muğla Büyükşehir Belediyesi’ni bu kararlı yaklaşımından dolayı kutluyorum. Zira bu ülkenin vatandaşı olarak sokak hayvanları meselesi, içimi yakan en mühim konulardan biri. Yasa çıktığından bu yana otoyollara bırakılan köpekler ve şiddet gören kediler, psikopat insanların daha da cesaretlenmesine yol açtı. Hayvanseverler olarak adını ağzıma almak istemediğim cani yöntemlerin sonuç vermeyeceğini de belirttik. Nitekim tarih bize bunu defalarca gösterdi. Ama biz ısrarla hem bilime hem de gerçeklere meydan okuyarak bu tavrı sürdürüyoruz. Üstün olduğunu iddia eden insan, kendi türünden olmayan canlılara, insanlık dışı bir muamele yapıyor. Bu nasıl bir çelişki! Hayvanlar için haykıran tüm sesler, “itsever” olarak etiketleniyor. Oysa “İt” diye aşağılanan hayvanları da bir yaratıcının yarattığını unutuyorlar. Hayvanlar için mücadele eden insanlara “neden et yiyorsunuz?” şeklinde eleştiriler geliyor. Oysa bu, aramızda yaşayan bazı katillerin insan öldürdükleri için tüm insanların öldürülmesi gerektiği gibi bir zihniyete benziyor. Üzgünüm ama argümanlarınız oldukça temelsiz kalıyor. Üstelik vicdanın olduğu yerde her zaman bir gerekçe de aranmaz. Dolayısıyla bu tarz bir yaklaşım, şiddetin daha da yaygınlaşmasına ve tetiklenmesine neden oluyor. Yıllardır kısırlaştırma faaliyetleri için haykırdık. Ancak sistemsizlik ve cehalet, durumu bu noktaya getirdi. Şunu da belirtmeliyim ki, sokaklar hayvanlar için de güvenli değil. Dolayısıyla hayvanların refahını gözeten biri olarak, kısırlaştırma yapılmasından yanayım. Bu yöntem hem insanlarımız hem de hayvanlarımız için en mantıklı yöntemdir. Bu noktada belediyelere büyük iş düşüyor. Hayvanlar için daha fazla klinik açılmalı ve mama yardımı yapmalıdır. Ülkemizde yer alan tüm belediyeler, tıpkı Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikler gibi etkinlikler düzenlenmeli ve farkındalık çalışmaları yapılmalıdır. Bunun dışında gönüllü kişilerin hayvanlara yönelik seminerler vermeleri, belediyeler tarafından desteklenmelidir. Belediyeler, yılın belirli dönemlerinde hayvanlar için gönüllü kişilerden ihtiyaç fazlası battaniye, örtü gibi eşyalar talep etmelidir. Bilhassa ilçe belediyeleri bölge civarda yaşayan gönüllü vatandaşları tespit ederek hayvanlarla ilgili sorumluluk projelerinde değerlendirmelidir. Söz konusu etkinlikler daha da artırılabilir. Bu tarz etkinliklere önem veren belediyelerin çoğalması dileğiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: