Hiçbirimiz zannettiğimiz kadar özel ve önemli değiliz. Dünyada kaç milyar insan var ve inanın sizin gibi bir sürü insan var. Biricik olduğumuzu sanıyoruz ama öyle değiliz. Kendimizi ne kadar eşsiz hissetsek de aslında büyük bir bütünün içinde, kendine özgü ama yine de benzer yönleri olan bir parça olmaktan öteye gidemeyiz. Doğduğumuzdan beri bize tek olduğumuz söylendi. Bence bu doğru değil. Bunun farkında olmak bize nasıl bir güç verir? Gelin bugün bunu konuşalım.
Dünya tüm uzayda bir toz zerresi kadar yer tutuyor. O zaman biz bu evrende ne kadar yer tutuyorsunuz sizce? Tabi ki yüzdesini belirtemeyeceğim kadar küçük. Gerçekten bu durumda hiçbir önemimiz olmadığını kavramak kolaylaşıyor. Önemli olma arzusu, insanı sürekli bir kaygıya sürükleyebilir: Başarılı olmalı, fark yaratmalı, iz bırakmalı… Oysa bu baskıyı bir kenara bırakıp, her şeyin içinde küçük bir nokta olduğumuzu kabul ettiğimizde, üzerimizdeki yük hafifler.
Önemli olmamanın farkına varmak, aslında özgürlüğün kapısını aralar. Artık başkalarının beklentilerinin gölgesinde yaşamak zorunda kalmazsınız. Hata yapabilirsiniz, risk alabilirsiniz. Çünkü en büyük güç, kendini başkalarına kanıtlama zorunluluğundan sıyrılmaktır.
Önemsiz olduğumuzu fark ettiğimizde bir güç kaplar içimizi. Her şeyi başarmak çok daha kolaylaşır. İnsan, varoluşu boyunca anlam arayışında olur. Kendi hayatını büyük bir anlatının merkezine koymaya çalışır, önemli olmanın peşinden koşar. Ancak bu çaba, çoğu zaman insanı yoran ve tüketen bir yarışa dönüşebilir. Oysa tam tersini kabul etmek—önemsiz olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmek—bize beklenmedik bir güç kazandırabilir.
Önemsiz olmayı kabul etmek, aslında kendimize yüklediğimiz gereksiz sorumluluklardan kurtulmanın bir yolu. Özgürlüğe giden bu yolda siz nerede duruyorsunuz?
Yorumlar 1
Kalan Karakter: