Merhaba sevgili dostlar,
Kurban Bayramı arifesindeyiz. Bu özel günler geldiğinde, nedense hep bir hüzün çöker içime. Zamanın su gibi aktığını fark edince, kendimi geçmişin o güzel bayramlarında bulurum. Eminim sizler de aynı duyguyu yaşıyorsunuzdur.
Çocukluğumun bayramları bambaşkaydı. Şimdiki gibi teknoloji ve konfor yoktu belki, ama mutluluk, samimiyet ve o paylaşma duygusu tarifsizdi. Aylar öncesinden başlayan hazırlıklar, evdeki telaş, temizlik derken annemin geceleri yaptığı o büyük “bayram temizliği” hiç unutulmaz. Sanki ev değil, baştan aşağı bir sevgiyle yıkanırdı.
Hazırlıklar sadece temizlikle kalmaz, ikramlıklara geçilirdi. Komşular arasında “Ne tatlısı yapacaksın?” muhabbetleri uzayıp giderdi. Ve çocuklar... Bayramın en heyecanlı bekleyenleri onlardı. Bayramlık kıyafetler alınır, biz çocuklar onları bayram sabahı giymek için gün sayardık. Hatta ben, gece onlara sarılarak uyuduğumu hatırlıyorum. Ne güzel bir mutluluktu o…
O zamanlar aileler daha kalabalıktı. Büyüklerimiz hayattaydı, bayramlar bir başka yaşanırdı. Sabahın erken saatlerinde erkekler camiye bayram namazına gider, biz evde kahvaltı hazırlardık. Namaz sonrası camideki ilk bayramlaşmanın ardından evde büyük bir buluşma yaşanırdı. Ardından kurban kesimi, kavurma yapılması ve hep birlikte kurulan sofralar...
Çocuklar komşu komşu dolaşır, eller öpülür, şekerler toplanırdı. Komşuluk bambaşkaydı o zamanlar... Bayramın ikinci ve üçüncü günü ziyaretler, dördüncü günü ise eğlence günümüz olurdu. Harçlıklar toplanır, fuara ya da lunaparka gidilirdi. Piknikler yapılırdı. Herkesin yüzü gülerdi.
Peki ya şimdi? Bayramlar ne yazık ki “tatil fırsatı” gibi görülüyor. Şehirler boşalıyor, görüntülü konuşmalarla bayramlaşılıyor. Aile büyükleri evlerinde çocuklarını bekliyor ama ziyaret yerine deniz kenarları tercih ediliyor. Çocukların elinde telefonlar, gözler ekranlarda...
Hele ki bu yıl... İzmir’de yaşanan toplu ulaşım grevi, bayram öncesinde zaten yoğun olan süreci daha da zorlaştırdı. Daha önceki yazımda da dile getirdiğim gibi, ulaşım sadece bir yerden bir yere gitmek değil; aynı zamanda insanların sevdiklerine kavuşmasını, bayram sofralarında bir araya gelmesini sağlayan bir köprüdür. O köprü sarsıldığında, sadece bireyler değil, bayramların ruhu da zarar görüyor.
Bayramın en güzel yanı, uzakların yakın olması değil miydi? Oysa şimdi birçok kişi, sevdiklerine ulaşamıyor. Umarım yetkililer bu konudaki hassasiyeti daha fazla göz ardı etmez ve bu sorun bir an önce çözülür. Çünkü bayram; buluşmanın, paylaşmanın, bir arada olmanın günüdür.
Evet dostlar, anlatacak daha çok şey var elbet. Ama sözü fazla uzatmadan dileğim şu:
Her geçen bayram, bir öncekinden daha anlamlı olsun.
Unutulmasın ki bayram; hatırlamaktır, paylaşmaktır, sevinci birlikte yaşamaktır.
Kurban Bayramınız kutlu olsun.
Sağlıkla, sevgiyle kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: