Her yıl gururla coşkuyla kutladığımız milli bayramlardan birini daha kutladık. Kurtuluşun başlangıcı, 106 yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve Cumhuriyetin geleceğinin ilk adımının atıldığı 19 Mayıs 1919’u Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Kuruluş ve kurtuluşun başladığı günü "Gençlik" bayramı olarak kutlarken, gençler, gelecekten ne bekliyor? Ne istiyor? Sorularının cevabını Z kuşağı Y kuşağı gibi sınıflandırılma ile değil ülke gerçeklerine bakarak vermek gerekiyor.
İktidar, gençliğin uyarılarını dikkate almak yerine, 12 Mart ve 12 Eylül darbe dönemlerinde olduğu gibi, “Gençlerin kandırıldığı ve yeniden kazanılması" gerektiğini belirterek, eğitimden çalışma yaşamına, sosyal yaşamdan, evlenme yaşına hatta kaç çocuk yapmalarına bile karar veriyor. Ve iktidar denetiminde ki medya, STK'lar, kurum ve kuruluşlar buna göre şekilleniyor, uygulamalar gündeme taşınıyor. Muhalefet, buna karşı çıkıyor, çok partili siyasi yaşamın olmazsa olmazı "iktidarla muhalefet söz yarışına" giriyor. Ama tartışmanın öznesi olan gençler tartışmanın dışında tutuluyor. Gençlerin, çağdaş eğitim, özgür üniversite istekleri, üniversitelerde kayyum rektörler ve kayyum rektörlerin isteği ile üniversiteye çağrılan emniyet güçlerince bastırılıyor. Atatürk’ün geleceği emanet ettiği gençler gözaltına alınıyor tutuklanıyor. 106. yılında, Gençlik ve Spor Bayramını, "eğitim, özgürlük, adalet, hukuk" diyen çok sayıda genç cezaevlerinde kutluyor.
Toplumsal değişim isteği, geçmişten gelen kazanımlarını koruma savunma, bu hakları ileri taşıma isteklerinin şiddetle bastırılması, hiç kuşku yok ki, geleceğe yönelik ellerinden alınmış hak ve özgürlüklerini yeniden kazanmak isteyen gençlere, "Susun, oturun, büyükleriniz sizin yerinize düşünür karar verir" mesajıdır. Oysa Ülke ve toplumun içinde bulunduğu sorunlara ilişkin, A, C, Z,Y, kuşağı gibi, "bizim gençlik, sizin gençlik" gibi ayrıştırılmayan gençlerin, hukuk, ekonomi, eğitim, teknoloji, çalışma hayatı, istihdam gibi evrensel alanlarda görüşlerini açıklamasından daha doğal ne olabilir ki? Aynı zamanda, birer seçmen olan gençlerin, demokratik haklarını kullanarak seçtiği siyasilerce, "düşünme konuşma hak arama" diye hukukta zorlanarak denetim altında tutulmak istenmesi, sadece gençleri değil yüz binlerce milyonlarca insanın da temel sorunu olarak ortaya çıkıyor. Özellikle, üniversiteler de, kayyum yönetimi uygulamalarını protesto eden öğrencilerin, öğrenci olmayan yaştaşı gençlerce protesto edilmesi, zaman zaman taşlı sopalı saldırılar, sadece gençlik adına değil ülkenin geleceği adına da büyük bir tehlikenin habercisidir.
O nedenle, gençlerin ve tabii ülkenin toplumun sorunlarını, sadece kendi siyasal anlayışı ve geleceği ile değerlendiren iktidar da muhalefette "Soruna, sorunlara çözüm değil çözümsüzlük üretir.
İnsanlığın var oluşundan bugüne kadar, insanlık ve tabii gençlik, her dönem her koşulda, her yönetim sisteminde, daha özgür, daha eşit, cinsiyet, dil, inanç ırk ayrımı olmayan, adil bir toplumda yaşamayı arar, arayacak. Bu arayışta, bedel ödeyen bedel ödemekten kaçınmayanlara "bedelini ödersin" diye parmak sallamakta, ülkemiz geleceği, toplumsal barış için en büyük engel ve sorundur.
O nedenle, terör örgütünün kendini fesih ettiğini, silah bırakacağını açıkladığı bu dönemde, gençleri cezaevlerine atmak, her konuştuğunda şiddetle susturmak, eğitimlerinden yoksun bırakmak, çalışma yaşamından dışlamak, işsiz, okulsuz genç sayısını artırmak atılması gereken barış adımlarına zarar verir. Gelin, iktidar muhalefet tüm siyasetçiler, bu ülkenin gerçek aydınları, düşünürleri, akil insanları, gazeteci yazarları "gençliği düşünceleri nedeniyle dışlamak yerine, onları anlamaya çalışalım. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, "Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz" sözleri, gençliğe güven ve inancı göstermişti. O nedenle, en tepe yöneticiden sokakta ki vatandaşa kadar hep birlikte, gençlere güven ve inancımızı vurgulamak, onlara söz hakkı vermek, geleceğin aydınlık yarınlarına umutla bakmaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: