Sokakta, ev de, iki kişi yan yana gelince, "Nasılsın" diye sormaktan bile korkar olduğumuz acı gunler yaşıyoruz. Oteller yanıyor, onlarca insan can veriyor. Günlerdir ormanlar yanıyor, 5'i orman emekçisi 5'i AKUT üyesi 10 can aramızdan ayrılıyor. Orman içinde yaşayan hayvanlar cayır cayır yanıyor. Sosyal medyada, TV'lerde, yanarak can verirken hayvanların hatta konuşamaz dediğimiz ağaçların doğanın çığlıkları haber olarak veriliyor. Haber mi? Evet. Ama sürekli, her saat başı bu çığlıkları, sorumluları olmasa da, çaresiz izleyici olan toplumu bu çığlıklarla boğmak nefessiz bırakmak doğru mu? Sosyal medya da bir tık fazla almak için defalarca paylaşmak neden.
Şehit cenazesi ararken operasyon yaptıkları mağarada metan gazından Şehit olan Mehmetçikler, eğitimde aşırı sıvı kaybı "Susuzluk" nedeniyle SEHİT olan 2 Mehmetçik. TV'lerde sosyal medyada "Ahlar vahlar. " Bir de, Şehitlerin ardından ağlayan anne, eş, kızı, akrabası, komşusu, hiç tanımayan ama içi yanan kadınların yüksek sesle ağlamasının caiz olmadığını söyleyen din tacirleri, bunlara sessiz kalan Diyanet İşleri Başkanı.
Yangınların çoğunun bakımsız elektrik tellerinden kaynaklandığı resmi raporlarda yer alırken, bazı bölgelerde parayla ya da gönüllü yakan ülke toplum doğa düşmanlarınca çıkan yangınlara ilişkin gözaltı tutuklamalar olduğunu da biliyoruz. Peki, kopan elektrik telleri nedeniyle, özelleştirmenin kaymağını yiyen elektrik şirketlerine nasıl bir ceza verildi biliyor muyuz? Hayır. Ama bu şirketlerin vergi borçlarının sürekli affedilip, ertelendiğini biliyoruz.
Elektrik telleri nedeniyle yangın çıkan bölgelere bakınca, değişen iklim koşullarına göre elektrik tellerinin yenilenmemiş, tellerin geçtiği bölgelerdeki bir kıvılcımla tutuşan çalılıklar bile temizlenmemiş olduğu gerçeği bir kez daha gösteriyor ki, bu sorumlu sorumsuzlara, üç kuruş fazla kazansınlar diye, ülkemizde adeta "kimse bize dokunamaz" zırhı verilmiş. Bu mağrurlara karşı mağdurların ses yükseltmesi, dava açması ise ne yazık ve ne acı ki, duyulmuyor, ciddiye alınmıyor. Yargının tümünü tenzih ederek, "Sanki yargı içinde bunları koruyan bir güç, ayrı bir yargı sistemi var" yangın söndürme uçaklarının satılması, gece görüşlü yangın söndürme uçak helikopter olmaması. Bunları sorgulayanları "Vatan haini" ilan edilmesi.
Ağzı olanın konuşup, yazmayı bilenin çoğunlukla neyi neden dediğini yazdığını bilmediği, bu kadar acı ve göz göre geliyorum diyen felaketlere rağmen bir tek sorumlunun, bakan ya da bürokratın istifa etmediği, yaşadığımız bu sancılı kritik dönemde, çözüm toplumun sabırla, empatiyle, eğitimle yeniden şekillendirilmesidir.
Toplumun gerçekleri öğrenmesi için muhalefetin attığı her adımın iktidar tarafından, suç olarak topluma sunulması da, toplumsal bilinçlenmenin önemini bir kez daha gösteriyor. Şunu da göz ardı etmemek gerek; toplumsal felaket ve acılar karşısında insanlarda oluşan öfke şiddet üretir. Burada öncelik, her bireyin kendine dönüp şu soruyu sormasın da olmalı; "Ben, bunları neden yaşıyorum, toplum olarak ülke olarak bunları yaşarken, neye, kime öfkeleniyorum? Bu sorgulama, sokakta, otobüste cinayete kadar varan şiddetin giderek yaygınlaşmasını da önleyecektir. Öfke nedenini bilmek, o nedene çözüm aramak, bireylere çözümün demokrasi de bağımsız yargıda, yönetenlerin herkese eşit ve adil yaklaşımında, toplumsal birlik, kardeşlik ve barışta olduğunu anlatmak bireysel ve toplumsal patlamaların önlenmesi için gereklidir.
Muhalefetin, sendikaların, STK'ların demokratik hakkını kullanarak sorumluları protesto etme hakkına, orantısız güçle müdahale etmemek, bireysel öfkelerin şiddete dönüşmesini de önleyecek, örgütsel suçlar dışında bireysel anlık suçlarda azalmaya neden olacaktır.
Dünyaca ünlü ekonomist Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi'nin direktörü ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı'nın başkanı Jeffrey Sachs'in 2006 yılında OECD Genel Sekreterliği'ne verdiği raporda, "Bir devleti yönetenler iyi ve sağlam kurumlar kurmazlarsa; kusursuz ve tarafsız çalışan kurumlarını da kaybederler. Ve sağlam kurumların yerini suç örgütleri, potansiyel suçlular alır" sözlerini iktidar dikkate almalı. Büyük felaketler acılar yaşadığımız, toplumsal ve bireysel şiddetin arttığı bu dönemde, devletin tüm kurumlarının mercek altına alınması, iktidarında halkın "seçim" çığlıklarına kulak vermesi, felaket ve acıların tekrarlanmaması için gecikmeden atması gereken adım olmalı.
(TUNA BÜYÜKSAHİN)
Yorumlar
Kalan Karakter: