Ülkemizin son 50 yılı iktidara gelen partiler ve iktidar yetmiyor diyerek yapılan darbelerle geçti. Askeri ve sivil darbeler, hukuk kullanılarak yapılan süreçlerde, iktidarların neredeyse tamamı bu çarkın içinde yer aldı. İktidara gelen, hatta iktidara geleceğine kesin gözüyle bakılan siyasetçilerin başbakanların yolunun ABD'den geçtiğide gizli saklı değil, neredeyse "gelenek" olarak kabul görüyor ne yazık ki? Öyle ki, Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren ve beş generalin yaptığı 12 Eylül darbesinin, ABD yönetimince "Bizim çocuklar yaptı" açıklaması ile kutsanması ülke ve dünya basınında yer aldı. Evren ve ülke yönetimine el koyanlarca en küçük bir tepki duyulmadı.
Seçimle işbaşına gelen iktidarı tartışırken siyasi muhalefeti görmezlikten gelmek mümkün değil. Muhalefet geleneği gelişmiş ülkemiz de ve dünya da çok sayıda ülkede demokratik hakların kısıtlandığı gasp edildiği dönemlerde demokrasi ve yasalar kapsamında muhalefet hep var oldu ve olmaya da devam edecek. Bu nedenle, dünya da olduğu gibi ülkemizde de, iktidarlar kendileri için tehdit olarak gördükleri muhalefeti şekillendirme "Muhalefet et ama şöyle et" diye dizayn etmeyi de siyasi bir gelenek haline getirip yerleştirmeye çalışır. Çünkü, bu iktidarı sürdürmenin bir yöntemidir.
Ancak, yıllardır iktidar ve muhalefetin yönetici kadroları söz düellosu yaparken, vatandaşın seçmen olarak tribünden izlediği siyaset yapma yönetme dönemi, ana muhalefet partisi CHP'li belediyelere ve CHP il, ilçe, genel merkezine yönelik yargı müdahalelerinin başladığı 19 Mart'ta toplum siyasi mücadeleye direkt müdahale etmeye başladı.
İşte, bu noktada da ana muhalefet partisi, iktidardan gelen "bırak sokağı mitingi, eylemi, gel Ankara'da genel merkezinde otur, mecliste çalış, bak komisyonda kurdum, orada konuş, ama il ilçe gezip miting yapma" öneri (!) doğru bir deyimle yargıyi da işaret ederek aba altından sopa göstermesini elinin tersiyle itti. Çünkü, dipten gelen dalga, halkın, seçmenin başta seçme iradesi, seçtiği yerel yöneticiye, delege olarak seçtiği il ilçe başkanına, demokrasiye sahip çıkma isteği karşısında muhalefet olmanın gereğini yapmaya başladı. Ankara'da oturup kendisine gösterilen yerlerde olmayı değil ülke genelinde toplumun istediği şekilde toplumun içinde yanında olmayı seçti.
Çünkü, toplumsal muhalefet, gençler, kadınlar, hatta parklarda günü bitirmeye çalışan emekliler, sessiz kalan toplumun, psikolojisini, ahlakını geleceğini kaybedeceğini gelişmeleri dikkatlice izleyince görüyor, bireylerin korku, beklenti, suskunluk ve zaafları, varlığını korumak isteyen iktidarların en büyük silahı olduğunu da. Düşünmeyi kendi için tehlikeli, sorgulamayı gereksiz, eleştirmeyi biat kültürüne ihanet sayanların varlığının da, iktidarların en büyük serveti ve güvencesi olduğu da artık görünmez bilinmez değil.
Ve, hepimizin bildiği bir şey var ki; Sessiz toplumu oluşturan bireyler, demokrasiyi, eşit adil yönetimi kaybettiği anda söyleyeceği tek cümle, "Ne güzel sustuk hep birlikte" olacaktır. İşte, ana muhalefetin kuşatılmış mekanlarda siyaset yapmaktan uzaklaşıp, toplumun sesine kulak vermesinin nedeni de budur.
Geçmiş yıllarda, toplumun dinamik muhalefet yapma isteklerini, bir miting, bir protesto yürüyüşü ile bastırıp, "muhalefet görevimi yaptım" tarzı muhalefet etme siyasetinin toplumun sesine uygun muhalefete dönüşmesi, bugün, iktidarın, ana muhalefet partisine doğal olarak toplumsal muhalefete uyguladığı, tartışılan yöntem ve uygulamaların, siyaset bilimciler ve hukukçular tarafından "Baskıcı otoriter rejim" olarak tanımlanmasının nedeni de budur. Ekonomi, eğitim, sosyal yaşamda giderek büyüyen sorunların konuşulması yerine, hangi partiye kayyum, hangi siyasetçiye gözaltı tutuklama, hangi yerel yönetici ceza evindenin konuşulması sorunların giderek kaosa dönüşmesine, toplumsal barışın onarılmaz yaralar almasına neden olacaktır. İktidar; daha fazla gecikmeden, seçmenin iradesine, sandığa, sandıktan çıkacak karara teslim olmanın, sorunların çözümü için olmazsa olmaz olduğunu gündemine almalıdır demek bir vatandaş ve seçmen olarak hepimizin görevi olmalıdır...
(Tuna BÜYÜKŞAHİN)
Yorumlar
Kalan Karakter: