Özeleştiri Yapabiliyor Muyuz? 

Bir bayramı daha ardımızda bıraktık. Acısıyla tatlısıyla denir ya, bu kez acısı daha çok olan bir bayram yaşadık toplum olarak. Yaş ayrımı yapmadan biliyoruz ki; Milli ya da dini olsun insanların geçmişi, bugünü ve geleceğidir bayramlar. Yaşamda var olan acıyla tatlının birlikte yaşandığı gündür bayramlar, aynı zamanda da bir zaman yolculuğudur  "Nerede o çocukluğumun bayramları" diyerek geçmiş anıların canlandığı, içinde bulunduğumuz anın her yönüyle yaşandığı, yarınların düşlendiği günler anlardır bayram. Yitirdiklerimizin üzüntüyle anıldığı, içimize yeni katılanların mutlulukla karşılandığı, katılacakların heyecanla beklendiği  birbirine taban tabana zıt  duyguların içiçe yaşandığı günlerdir...

2025 yılının Ramazan bayram tatili ne yazık ki, acı haberlerle "Şeker tadında bayram" dilekleri yerine acıları paylaştığımız anlarla geçiyor. Anayasa'dan kaynaklanan demokratik protesto hakkını kullanan yüzlerce genç tutuklanıyor, gözaltında cezaevinde kötü muamele haberleri açıklanıyor. Seçilmiş milletvekili, seçilmiş belediye başkanları cezaevinde. Ve toplumun sesi sanatçıların ölüm haberleri. Volkan Konak'tan gelen yüreğimizi yakan en son haber oldu. Kıbrıs'ta sahnede o kocaman yürek tekledi ve sustu. 

Kuzeyin Oğlunun vefat haberinin ardından, bizleri insanlığından utandıran bazı açıklamaları sosyal medyada görmek ise, artık toplumda ki yozlaşma çürümenin nasıl büyük boyutlara ulaştığını gösteriyor. Anadolu da "dirisine saygınız yoksa ölüsüne olsun" sözünü hatırlamanın tam da zamanı olan günlerden geçiyoruz ne yazık ki. Yolda yürürken  yanımızdan geçen kime ait olduğunu bilmediğimiz cenaze aracını görünce "Allah Rahmet Eylesin" diyen toplumdan, ölenin ardından "benden değildi, muhalifti" diye "geberdi" diyen din adamı maskeli müftülerin hakaret edenlerin var olduğunu görüp bilip yaşadığımız acı bir bayramı ardımızda bırakıyoruz. Gelecek olan bayramı bayramları acısız yaşamak umuduyla. 

"Bu bayram senin acın varsa, bu bayram senin için acıysa, bu bayram senin değilse benimde bayramım değil" dediğimiz günlerden ne yazık ki, ekranlarda dişlerini yumruğunu sıkıp, siyasi rakiplerine, muhaliflere adeta öfke kusan. "Bana muhalif olanlar kötü, sana muhalif olanlar iyi, senin vekilin kötü, benim vekilim iyi," gibi siyasi bir gözlükle bakıp konuşup yazdığımız günlere nasıl geldiğimizi de düşünmemiz gerekiyor. Protesto eylemi yapanların arasına Pikacu kostümü ile katılan, önce kovalanan, sonra polislerimizin "bu gerginliğe hoş bir gülümseme" diye beraber hatıra fotoğrafı çektirdiği anları "5. Kol faaliyeti" olarak değerlendiren siyasetçilerin varlığını bilmek, kişisel özeleştiri zamanını geçtiğimizi gösteriyor. 

O nedenle, bu günlere nasıl geldiğimizi, bu günlere gelmemizin seçim sandığında, seçme seçilme hakkını özgür irademizle kullandığımız oyların neden olduğunu da düşünmek gerek. Bir bayramı bitirip yeni bayramı bayramları karşılamaya hazırlanırken, "Özeleştiri" yapmak gelecek bayramlarımızı şeker tadında yapmanın bir adımı olacaktır kuşkusuz.