Bir aile de, iş yerinde, az nüfuslu yerleşim birimlerinde ve tabii kentlerde metropollerde can ve mal güvenliği olduğunu hissedip güven ve huzurla yaşamak için, aile de aile reisine, iş yerinde patrona en tepe yöneticiye, yerleşim birimlerinde devleti temsil eden mülki amirlere, güvenlik görevlilerine, ülke genelinde ise, seçimle iş başına gelmiş hükümete ve hükümeti oluşturan bakanlara güvenmek gerekir.
Bu demokrasilerin olmazsa olmaz ön koşuludur. Bunun içinde, en önemli koşul seçilmiş hükümetin kendisine oy versin vermesin her vatandaşa eşit ve adil yaklaşması, suç ve suçlu için "ben den muhalefetten" diye ayrım gözetmeden yasaların uygulanmasını sağlaması.
Özellikle, son yerel seçimlerde ana muhalefet partisinin birinci çıkması, 23 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın seçmene, muhalif siyasi partilere, STK'lara hatta ülkenin ekonomik gücünü temsil eden TUSİAD'a bile bakış açısını geçmiş yıllara oranla daha olumsuzlaştırdı. Siyaset dili, siyaset yapma tarzı sertleşip, intikam almaya, cezalandırmaya dönüşünce demokrasiler de olmaz denilen ne varsa yaşamaya duymaya izlemeye başladık.
Bir sabah uyandığımız da, seçilmiş belediye başkanları yerine kayyumlar atandığını, İstanbul gibi bir kentin 4 kez iktidara karşı seçim kazanmış belediye başkanı, bürokratları, bazı ilçe belediye başkanlarının gözaltına alınıp, tutuklandığını öğreniyoruz.
İktidarların "iktidarını" korumak için çalışması nasıl dogalsa, muhalefetin de, iktidarın artıları eksilerine göre program yapıp proje üreterek iktidar olmak istemesi o kadar doğal. Çok partili siyasal yaşamda, demokrasilerde bunun aksini düşünmek mümkün mü? "Muhalefetin tek amacı Erdoğan'ı koltuktan indirmek.. " görüşünü yazıp ekranlarda seslendiren, muhalefetin her adımını doğru yanlış ayrımı yapmadan, "bunlar iktidarı devirmek istiyor" diyerek topluma adeta, "suç duyurusu yapan" gazeteci yorumcuların, çok partili siyasal yaşam da, siyasi görüşü ne olursa olsun muhalefetin var olma nedeninin iktidar olmak olduğunu bilmemesi mümkün mü? Aynı şekilde, demokrasilerde yasalara uygun protesto gösteri, yürüyüş, kitlesel açıklamalarda iktidara destek veriyorsa normal, iktidara muhalefet ediliyorsa suç olarak anormal ve suç mu?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından, ana muhalefet partisi CHP'nin "Erken Seçim ve adil yargılama, tarafsız yargı" temalı mitinglerinin haljta karşılık bulmasıyla, özellikle iktidar cephesi kaynaklı, medya da toplumda artan tehdit dili, kutuplaştırma siyasetinin giderek artmasının şiddete davetiye çıkardığını, CHP lideri Özgür Özel'e yapılan yumruklu saldırı ile bir kez daha gördük. Geçmişte, İsmet İnönü'ye, Bülent Ecevit'e, Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıların bir benzerinin günümüzde de yaşanmasının demokrasi ve toplumsal barış adına ne kadar vahim olduğunu anlamak bu kadar zor mu?
Bu saldırının ardından, özellikle medya da, saldırgan yerine saldırıya uğrayan siyasi parti genel başkanını suçlamaya "akıl tutulması" demek sanırım hafif kalır. Kuşkusuz saldırının pek çok boyutu var. Öncelikle yargı, güvenlik konusundaki sorunlar bir kez daha gözler önüne serildi. Kendi çocuklarını katleden bir suç makinesinin nasıl olup serbest kaldığı, "CHP ekmek kartı vermedi" diyen ama Beyoğlu'nda 4 ay nasıl kaldığı, otel parasını nasıl ödediği, "banka hesabımda var dediği 385 bin liranın kaynağı" henüz aydınlanmayan, öz çocuklarını katleden bir caninin "Özel gençleri sokağa çağırdı, ona çok kızdım" demesi, "planlı değildi aniden karar verdim" derken, AKM protokol çıkışında 2 saat Özel'i beklemesi, bu saldırının bireysel olduğunu öne süren, savunanlar için bir anlam taşımıyor mu? araştırılması gerekmiyor mu?
Peki, bu saldırı, İktidar cephesinin muhalefete artan baskısı, Silivri zindanlarını göstermesi ve “Telef olacaksınız”a varan dilinin bir sonucu olabilir mi? Hiç kuşkusuz bu soruların cevabını yargı verecektir. Ancak, Bir Şehit cenazesinde protokol da bulunan Kılıçdaroğlu'nun önüne bırakılan kurşun, Çubuk'ta inek hırsızlığından sabıkalı birinin attığı yumrukla başlayan linç girişiminin ardından ne oldu? Saldırgan Osman evin de gençlerce ziyaret edildi "Yumruk olarak kullandığı eli öpüldü" topluma medya aracılığıyla servis edildi. Özel'e saldırının ardından da, "hak etmişti" diye yazan bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağında yurt dışı seyahat ederken fotoğrafları servis edilmesi de, muhalefete topluma bir mesaj mı?
Toplum olarak her yaş ve meslekten milyonlarca vatandaş, patlama yapan icra dosyaları, hızla artan karşılıksız çekler, TUİK'in bile gizleyemediği enflasyon, döviz de yüksek kur, petrol ve enerji fiyatlarında artış nedeniyle ekonomik sıkıntı, yoksulluk işsizlikle mücadele edilmesini, çözüm bulunmasını beklerken, muhalefetin erken seçim çağrılarına destek çığ gibi büyürken, siyasi parti genel başkanına kadar uzayan bu şiddet sarmalından endişe duymayan var mı?
(TUNA BÜYÜKŞAHİN)
Yorumlar
Kalan Karakter: