"Bugün ne yapsam, ne yesem? Film mi izlesem, hepsi birbirinin taklidi, zengin çocuk fakir kız, ağa kızı Bey oğlunun çapkınlıklarını anlatan, sabah uyarınca yataktan ful makyaj, kuaförün elinden yeni çıkmış saçlarla kalkan her yaştan kadınların defileye çıkmış gibi yürümeleri ile resmigeçit yapanların boy gösterdiği bir dizi mi izlesem. Ya da her bölüm de tekme yumruk, kurşunların hava da uçuştuğu, kahramanların tırnağının bile kırılmadan en az 10 kişiyi yaralayıp öldüğü bir dizi mi? Zor değil mi? Günümüz koşullarında, sokakları caddeleri, bir fincan kahve içebileceğimiz mekânların bile can güvenliği açısından güvensiz olduğu bir ortamda yaşamak. Sabah evden çıkıp akşama eve sağ salim dönenlerin kendini şanslı saydıkları dönemlerden geçiyoruz.
BU koşullarda yazı yazmakta konu zenginliği içinde tercih zorunluluğuna neden oluyor. Güncel yaşamın içinde klasikleşmiş, neredeyse herkesin "Böyle gelmiş böyle gideri" kabullendiği açlık yoksulluk işsizlik. Diğer yanda, hiç kimsenin ama hiç kimsenin kabullenmemesi gereken "Hayır" diye bağırması, "Hayır" diyenlerin sesine ses katması gereken, kadın cinayetleri, kadına çocuğa yönelik cinsel taciz tecavüz, işyerlerinde mobbing, işten çıkarmalar, seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp Kayyım atamaları, CHP'li belediyelerin açtığı kremleri kapatma hamlesi, "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diyen TSK'nin genç Teğmenlerinin ihracının istenmesi. Gazeteciler ve 24 saat yayın yapan haber kanalları, özellikle sosyal medyada her gün sayıları atan, tek kişilik İnternet gazeteleri, sosyal medya hesapları. Haber bulmakta hiç sorun yaşamıyor değil mi? Yaşamaları da mümkün değil zaten. Bu dönem de "haberini kendin üret" anlayışı ile haber üretenler, ürettiği haberi yarım saat sonra "flaş flaş... Yalanmış" diye yalanlayan yeni tür gazetecilik anlayışı da aslında bu dönemin en önemli gündem maddesi olmaz mı?
Para için onlarca bebeği öldüren Yeni doğan Çetesi davasını izlerken, vatandaşın hastanelerde nasıl servisten servis pas edildiği, grip olana birde MR çekilsin diye "hasta garantili maaşla" sağlık dağıtması gereken hastane ve meslek ahlakından, Hipokrat yemininden habersiz az sayıda da olsa hekimlerin varlığı da ayrı bir gündem değil mi?
Hangisi ilk sırada diye ayrım yapmanın zor olduğu gündem de, toplumun sorunlarına çözüm bulması gereken, beklenen TBMM de vekillerin artık, hakaret küfür, bir adım ötesi tekme yumrukla mesai saatini doldurmaları gündemin kaçıncı sırasında olmalı sizce?
Bunları yazarken bir gerçeği de gözden kaçırmamak gerek. Çalışan, emekli, işsiz, öğrenci milyonlarca insan, yönetimden kaynaklanan "Yokluk yoksunluk" temelli yaşamak için zorunlu genel ya da bireysel gündemi ile yaratılan üretilen gündem arasında bir tercihe zorlanıyor.
BU yazıyı kaleme alırken gündem ne idi? Neyi yazmalı neyi gündemim yapıp okura sunmalı diye tercihte zorlanırken, karşımda açık TV de, bir haber kanalında reklamlar dönüyor. Alt yazılarda ise " Yeni doğan çetesi davasında başhekim itiraf etti. Hemşire para alıyorduk dedi. Çete başı Fırat Sarı ise "suçlamaları kabul ediyorum, insanlığımdan utanıyorum" yazıyor, bir an ona insansın diyen kaç kişi çıkar diye düşünüyorum. Reklamlar bitiyor bir haber dönüyor... "Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" için yürümek isteyen kadınlardan 169 u gözaltına alınmış. Bir başka haber, çok sayıda suçtan sabıkalı bir cani, annesi, kardeşi, eşi dayısı, kuaförünün de aralarında bulunduğu 7 kişiyi öldürüp intihar etmiş. Keşke, yedi kişiyi öldürmeden intihar etseydi demekte bir çözüm ama adil dağıtılmayan yargı, nedeniyle adaletin bile tartışıldığı bir dönemde, onlarca suçtan sabıkalı zanlı/hükümlünün serbest, her beş kişiden üçünün bıçak tabanca gibi suç aletleri ile sokakta toplumun içinde gezmesinde artık gündemden sayılmıyor. Siyasi haberler mi? Gerçekten, ülkenin iç ve dış sorunlarına, toplumun günlük yaşamsal sorunlarına ilişkin bir gündemleri olduğunu düşünen kaç kişi var. İktidarında muhalefetinde "O dedi, bu dedi, ben dedim" diye ürettikleri gündem dışında gündemi var mı? Sahi, milyonların gündemi ne? Soran var mı? Ya, sizin gündeminiz ne?
Sizin Gündeminiz Ne?
Yayınlanma :
27.11.2024 10:18
Güncelleme
: 27.11.2024 10:18
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yorumlar
Kalan Karakter: