Çifte Standart Değil: "Erken Seçim"

Ülkemiz, bir aydır somut belge olup olmadığı belirsiz, " Odun, Meşe" gibi gizli tanık oldukları açıklanan "kimliksiz"lerin "görmedim, duydum, konuşuluyordu" gibi suçlama ve dedikodulara dayanarak açılan soruşturmalar ve İstanbul'da rekor oyla seçilen bir belediye başkanı, çalışma arkadaşları, bazı ilçe belediye başkanlarının tutuklanması ve ne zaman sonlanacağı bilinmeyen tutukluluk süreci yaşıyor.  Bu sürecin tetiklediği "hak hukuk adalet, bağımsız yargı" istemleri ile ayağa kalkan yüz binler milyonlar. Özellikle, atanmış kayyum rektörlerin uygulamaları nedeniyle "Çağdaş eğitim" için demokratik haklarını kullanan gençlerin sokağa inmesi, bu aşamada, on binlerce öğretmenin  atanma-ma sorununa çözüm bulması beklenen MEB Tekin'in ortaöğretimde öğretmen atamaları, ortaokul/liselerde her gün büyüyen şiddetten uzak "Öğretmenime dokunma" protesto gösterileri. Ve, bu sürecin iktidar partisi AKP içinde bile farklı seslerin kısıkta olsa, kapalı kapılar arkasında da olsa yükselmesi, ülke nereye gidiyor sorularının kalıcı olmasına neden oluyor. AKP içinde ki itiraz seslerinin, bakanlardan, yargı mensuplarından önce, iktidara yönelik eleştiri yapanları işaret edip hedef göstererek "gözaltına  alın, tutuklayın, sosyal medya hesaplarını kapatın" diye 24 saat yazıp konuşup, iktidar ve bürokratlarına talimatı verenlere servis edilen, iktidar partisinden kopuşları önlemek için, özel olarak AKP içi sesler olduğunu unutmamak gerek.
 
Bunun en son örneği, iktidar partisi AKP'nin kurucusu, eski bakanı, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'in Ekrem İmamoğlu operasyonunda ki tutuklamalara karşı çıkması, konuk olduğu TV kanalında bunu açık açık söylemesi. Dönemsel bu çıkışları yeni olmayan, AKP kitlesinin üzerinde etkili eleştirilerine rağmen oğlu iktidar partisi milletvekili olan Arınç'ı linç etme, birazda gündemi değiştirmek için, AKP içinde dokunulmaz zırhına sahip isme "CHP'ye git" çağrısı yapan kalemlerle, İmamoğlu ve arkadaşlarına yönelik operasyonlarda gözaltı tutuklama kararını yargıdan önce açıklayan kalemlerin aynı olmasını da görmek hiçte şaşırtıcı değil. Çünkü, iktidar, ekonomik siyasal ve toplumsal bir çöküşten çıkış olmadığını, gündemi değiştirmenin tek ve kesin yolu olan "Seçim/Sandık" olduğunu biliyor ama anketlere göre CHP'nin son yerel seçimlerde birinci parti olmasını sağlayan oy patlamasının her gün kalıcı olduğunu da görüyor. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik operasyonlar  nedeniyle başlayan kitlesel eylemler nedeniyle dizginlenemeyen fiyatlar, hızla değer kazanan dolar, yabancı yatırımcıların ülkeye bakışının pozitiften negatife dönmesi. 

Katillerin, uyuşturucu baronlarının, kadına şiddet uygulayanların, Hizbullah tetikçilerinin, bebek katillerinin, sokak eşkıyalarının, trafik magandalarının adliyelerin bir kapısından girip diğer kapısından çıktığı somut gelişmelerin yargıya olan inancı giderek yok etmesi iktidarın artık gündeme de hakim olamadığını gösteriyor. İBB Başkanı, Zafer Partisi Genel Başkanı, seçilmiş Milletvekili, belediye başkanları, konuşan yazan düşünen ama iktidara muhalif olanların tutuklanması, özetle; Söz söylemenin, düşünce açıklamanın, sosyal medyada mesaj atmanın kurşun atmaktan, taciz tecavüz, ölümle sonuçlanan trafik kazasına neden olmaktan daha ağır bir suç olarak görülmesi.

Bir aydır devam eden hak hukuk adalet çağdaş eğitim özgür üniversite isteyen eylemlere katıldığı için tutuklanan kalp hastası Esilay Ayık için "hukuk" diyenlerin, "mini etekli öğrencileri görünce dayanamıyorum nihayet erkeğiz" diyen bir öğretmen, şiddet içermeyen oturma eylemi yapan öğrencilerini tehdit eden, otomatik silahlarla fotoğraf çektirip sosyal medya da servis eden öğretmen için "hımmm, inceleme başlattık/başlatıldı" diyerek geçiştirmesi, "Alışın" denilen, üzerinde derince düşünülmesi gereken bir yönetim şekli. Bu da, iktidarın, "siyaseti iktidarı ele geçirme/koruyabilmeye" indirgemesi, olağandışı ve anormal karşılanabilecek her şeyi "siyasetin doğası gereği" gibi topluma kabul ettirme siyasetinin bir adımı. Oysa çağdaş ve demokratik ülkelerde, siyasetin doğası demokratik değerlerle ölçülür.

Bu sabah neye uyanıp, ne yaşayacağız, "bana hukuk, senin için hukuk" gibi çifte standart  uygulamalarından uzak, millet iradesinin siyaseti yeniden şekillendirecek erken seçimin, eşit adil koşullarda gerçekleşmesini istemek, sadece muhalefetin değil iktidarın da  ana gündemi olmalı. Bu seçim, doğal olarak "sandık iradesi iktidar" diyerek rahat nefes alacak toplum için kaçınılmazdır. 

Tuna BÜYÜKŞAHİN yazdı...